2008 - 12 Nisan - Maliye Başmüfettişi Bilal YÜCEL - Maliye Teftiş Kurulu'nun kapatılması doğru mu?
Vergi incelemesinde çok başlılık olduğu gerekçesiyle hazırlanan bir tasarıyla; Maliye Teftiş Kurulu ve Hesap Uzmanları Kurulu'nun kapatılarak, bakana bağlı Maliye Müfettişleri ve Hesap Uzmanlarının Gelir İdaresi Başkanlığı içindeki Gelirler Kontrolörleri ile birlikte, sadece "vergi incelemesi" yapmak üzere, yeni bir birimde toplanması öngörülmektedir. Ancak, birleştirilmek istenen üç birimin de aynı bakana bağlı olarak çalışmaları, çok başlılığın bulunmadığının en açık göstergesidir. Dünya çapında genel kabul gören denetimin coğrafi ve hiyerarşik kademelendirilmesi de çok başlılık değildir.
Kaldı ki toplam vergi incelemesi rakamları içindeki payı yüzde 1'in altında olan Maliye Teftiş Kurulu bir "vergi inceleme" birimi değildir. Esas görevleri mali idarenin teftişi olan, bunun yanında soruşturma ve genel mali incelemeler de yapan maliye müfettişlerinin yetki alanı, vergi incelemesi dışında, devletin diğer gelirleri ile giderlerini ve mallarını da kapsamaktadır.
Maliye Teftiş Kurulu'nun birikimlerinden vergi incelemesi alanında daha fazla yararlanılmak isteniyorsa bunun için kurulun hayati öneme haiz diğer yetkilerinin budanarak, idari düzensizliklerle ve yolsuzluklarla mücadele alanından tamamen çekilmesi gerekmez. Vergi kayıp ve kaçağıyla mücadele, idarenin de yer aldığı her türlü yolsuzlukla, usulsüzlükle, kayıtdışılıkla, kara para aklamayla, terörün finansmanıyla mücadeleden ayrı düşünülemez. Etkin kamusal denetim, sadece vergi mükellefleri için değil, onlara hizmet eden ve denetleyen kamu görevlileri için de var olmalıdır.
Yolsuzlukla mücadele zaaf
Eğer birleştirme ile etkinlik sağlanabiliyor ise, daha büyük düşünüp, öncelikle kamu mali yönetiminde etkinliğin sağlanması için, farklı bakanlıklara dağılmış olan mali yönetim birimlerinin bir araya getirilmesi gerekmez mi? Daha önce Maliye Bakanlığı merkez teşkilatı içinde bulunan Gelirler Genel Müdürlüğü'nün, Gelir İdaresi Başkanlığı'na dönüştürülerek bakanlığın diğer mali birimlerinden uzaklaştırılmasının "birleştirmeyle etkinlik sağlama" mantığına ters olup olmadığının yeniden değerlendirilmesi gerekmez mi?
Ayrıca, Maliye Teftiş Kurulu'nun kapatılmasıyla, merkezi idarenin devrettiği görev ve yetkilerin mali yönden denetlenmesi kabiliyeti de ortadan kalkacaktır. Maliye Bakanlığı'nda ise bakanın "idareyi denetlememesi" ya da "idareyi idareye bağlı denetçilerle denetlemesi" sonucu doğacak, bu durum siyasi otoritenin bürokrasi üzerindeki etkinliğini azaltacaktır.
Bu nedenlerle, gelişmiş ülkelerdeki teftişin güçlendirilmesi uygulamasına ters olarak, Maliye Teftiş Kurulu'nun kapatılıp maliye müfettişlerinin kamudan tamamen çekilmeleri ve sadece özel sektör üzerinde vergi incelemesi yapmaya yönlendirilmelerinin ne tür bir yarar sağlayacağı belirsizdir. Ancak, Maliye Teftiş Kurulu'nun kapatılmasının ardından kamuda mali denetim alanında, kapsamlı ve etkin araştırma ya da soruşturma yapabilecek bilgili ve ilkeli denetim elemanı boşluğu doğacağı, bu durumun ise yolsuzluklarla mücadelede ciddi zafiyete neden olacağı kesindir.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 12.05.2008)
Tüm anılar ve söyleşilere geri dön